Bilim Akademisi’nden Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili açıklama: “Rektörlük Hakkında YÖK Tarafından Derhal Soruşturma Açılmalıdır.
Bilim Akademisi’nden yapılan açıklamada, Türkiye’nin güzide bilim kurumlarından Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan akademik katliamdan derin üzüntü duydukları ifade edilerek, “YÖK tarafından derhal soruşturma başlatılmalıdır. (YÖK) Rektörlük hakkında, Evrensel üniversite standartlarına açıkça aykırı olan bu hukuksuzluklara sessiz kalmak büyük günahtır, “Kaybeden her zaman olduğu gibi Türkiye’nin üniversiteleri, bilimi, gelecek nesilleri ve demokrasisidir.”
Bilim Akademisi, Boğaziçi Üniversiteleri’ndeki gelişmeleri değerlendiren Temmuz 2023 Duyurusu yayınlandı. Bilim Akademisi’nin Boğaziçi Üniversitesi’ndeki akademik katliamı büyük bir üzüntüyle izlemeye devam ettiği vurgulanarak, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
“TÜRKİYE’NİN ARTIK ÜNİVERSİTELERİ ÜZERİNDEKİ HEGOMANYASINI KIRMASI GEREKİYOR: 2021-2022 Akademik Özgürlükler Raporu’nda ve çeşitli duyurularımızda da belirtmeye çalıştığımız gibi, Türkiye’nin üniversiteleri üzerindeki hegemonyasını bir kez daha kırması ve yeniden bir özgürlük ortamı yaratmanın yollarını araması gerekiyor. Avrupa Birliği’ne tam üyelik konusunun yeniden gündeme geldiği bu günlerde, Türkiye’de akademik özgürlüklerin durumuna ilişkin 2022 Akademik Özgürlük Endeksi’nin bulguları içler acısı. Buna göre, 2011-2021 ortasında Türkiye, Brezilya ve Tayland ile birlikte 0,4 puanlık düşüş göstererek bugün araştırmacılar ve öğrenciler için potansiyel tehlike oluşturan (‘potansiyel tehlike bölgesi’) bir ülke haline geldi. 1 puanın en yüksek değer olduğu bu araştırmada Türkiye 2011 yılında 0,5 puan düzeyinde ve C ülkesi kategorisinde yer alırken, 2021 yılında E ülkesi kategorisine ve 0,1 puan civarına gerilemiştir. Bu kategoride en düşük Türkiye, Çin, Kuzey Kore, Mısır, İran, Ruanda ve Suriye gibi ülkelerle eşleşiyor.
“BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NDEKİ GELİŞMELER, BU ZOR RESİMİN DAHA DEĞERLİ OLDUĞUNUN GÖSTERGESİDİR”
Nitekim Boğaziçi Üniversitesi’ndeki son gelişmeler, bu çetin tablonun giderek kötüleştiğinin açık bir göstergesi:
İstanbul’da düzenlenen sessiz eylemlere üyelerimiz Bülent Sankur ve Orhan Yenigün ile Sumru Özsoy, Yaman Barlas, Uğur Ersoy, Alpar Sevgen, Cevza Sevgen, Ali Rıza Kaylan, Oya Başak, Ayfer Hortaçsu, Güler Fişek ve Fatma Gök’e destek verildi. üniversitenin rektörlük binası önü. başta olmak üzere çok sayıda emekli öğretim üyesinin girişlerinin yasaklanması.
– Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Bilgiç’in, Boğaziçi Üniversitesi’nin yönetim kurulu üyeliğinin sona ermesine karşı açılan davayı Senato kararıyla, görev süresinin dolmasına 2,5 yıl kala kazanmasına ve görevine iade kararı verilmesine rağmen karar yerine getirilmedi. ve Prof. Dr. Bilgiç’in bu kez kampüse girişinin engellenmesi ve kurumsal e-posta kullanımının yasaklanması için Bilgiç’e üç ay uzaklaştırma kararı verildi;
Öğretim Üyesi Can Candan’ın takım süresinin uzatılmamasına ilişkin idari mahkeme kararına rağmen Rektörlük tarafından üçüncü kez takım süresinin uzatılmamasına ilişkin Rektörlük kararı, idare mahkemesinin işe iade kararına rağmen;
Boğaziçi Üniversitesi Vakfı (BÜVAK) mütevelli heyetine her yıl sınırlı sayıda üye atanırken, BÜVAK’ın yönetimini değiştirmek amacıyla dört ayda yaklaşık yüz kişi mütevelli heyetine atanıyor;
– Bir üniversitenin en değerli günlerinden biri olan toplu mezuniyet töreninin, Üniversite Rektörünün en ufak bir demokratik muhalefete dahi tahammül edemediğinin bir göstergesi olarak iptal edilmesi;
Departman liderlerinin bilgisi olmadan ekip atamak ve işe almak;
“TÜRKİYE’NİN ÜNİVERSİTELERİ, BİLİMİ, GELECEĞİN NESİLLERİ VE DEMOKRASİSİ KAYIP OLDU”
– Matematik bölümünde öğretim görevlisi iken, Rektörlüğün talebi üzerine Dr. Mohan Ravichandran’ın görevinin uzatılmaması ve bu karara karşı açılan davayı bu kez Bakanlık kararıyla kazanmasına rağmen Dr. İçişleri Bakanlığı tarafından “güvenlik tehdidi oluşturduğu” gerekçesiyle Türkiye’ye girişi engellendi.
-Anayasa başta olmak üzere ayaklar altına alınan hukuk devleti m. 138 IV uyarınca, mahkeme kararlarının yasama, yürütme ve idareyi bağladığı ve hiçbir kurumun mahkeme kararlarının icrasını geciktiremeyeceği kuralını dikkate almayan Cumhurbaşkanlığı hakkında Yükseköğretim Kurulunca derhal soruşturma başlatılmalıdır. Kozmik üniversite standartlarına açıkça aykırı olan bu hukuksuzluklara sessiz kalmanın günahı. Kaybeden her zaman olduğu gibi Türkiye’nin üniversiteleri, bilimi, gelecek nesilleri ve demokrasisidir.”